Boşanmanın psikolojik etkileri
Ülkemizde her geçen yıl boşanma oranları giderek artmakta. Her yıl 250.000’den fazla insanın yaşam şekillinin değiştiğini düşünecek olursak duruma psikolojik açıdan da değinmekte fayda olduğunu düşündük. Kadının, erkeğin ve çocukların Boşanmanın olumsuz etkilerinden en az hasarla nasıl korunabileceğini Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, açıkladı.
Ülkemizde her geçen yıl boşanma oranları artmaktadır. Yılda ortalama 130-140 bin çift boşanmaktadır. Bu rakamlar her yıl 250.000’den fazla insanın yaşam şekillinin değiştiğini göstermektedir. Ayrıca buna çocuklar dâhil değildir.
Boşanmanın kadınlar üzerindeki etkileri
Boşanan kadınların yaşamındaki değişiklik erkeklerinkine göre daha farklıdır. Boşanan kadınların her biri farklı sorunlar yaşamaktadırlar. Sosyal desteği ve baş etme gücü iyi olanlar bu durumu daha iyi yönetirken gene de sıkıntı çekerler. Belki de bu nedenle toplumda kadınlar bir sürü soruna, aldatılamaya, şiddete rağmen devam ettirmeye çalışırlar.
Boşanma aslında birçok kaybı da beraberinde getirir. Ekonomik kayıplar, toplumsal konumunda kayıplar, arkadaş ortamından uzaklaşmanın yarattığı kayıplar, kendine güvende kayıplar ve kendi ailesinin baskısının yarattığı kısıtlanmışlığın getirdiği kayıplar bunlara örnek olarak verilebilir.
Boşanan kadının en büyük sorunu, toplumun ona bakış açısıdır. Her sosyo-ekonomik sınıfta bu en önemli sorun olarak karşımıza çıkar. Ne yazık ki erkeklerin gözünde boşanmış çabuk elde edilebilir bir kadın olarak görülür. Bununla birlikte diğer kadınların gözünde eşi için bir tehlike olarak düşünülür. Bunlar boşanmanın yükünün yanı sıra, ek bir yük getirir. Sonuç olarak boşanmış kadın diğer insanlarla da daha az görüşür bir hale gelir.
Çalışmayan boşanmış kadın; nafaka almakla ilgili sorunlar, geçim sorunları, kiminle yaşayacağı ile ilgili sorunlarla baş etmekte zorlanır.
Çocuğu olan boşanmış kadın, hem çalışma mecburiyeti hem de çocuğunun bakımı ile ilgili sorunlarla boğuşur. Bunun ayanında ilgisiz bir eski koca varsa çocuğu için hem anne hem de baba olmak zorluğu oluşur.
Boşanmış kadın bu sorunlarla baş etmeye çalışırken; iç dünyasında yaşadığı yalnızlık duygusu, özgüven kaybı, gelecek kaygısı, yeni tanışacağı kişilere güvenmekle ilgili sorunlar, depresyon, baskı altında hissetme, toplumun bakış açısıyla baş etme, uygunsuz talepler ve tacizlerle mücadele, yükünü oldukça artırır.
Kadınların boşanmayla baş edebilmesi için yapması gerekenler;
Boşanır boşanmaz kadın her şeyle birden mücadele etmeye kalkmamalıdır. Öncelikle bu kaybın yaşanması sonucu oluşacak bir yas süreci olacaktır. Moral bozukluğunun yoğun olduğu bu dönemde kararlar almak uygun değildir.Alacağınız kararlar yeni hayatınızı şekillendirecektir. Bu nedenle acele etmeden kararlar alın.Çalışmayan kadınların iş bulması önemlidir. Böylece kendine güveni artacaktır.Eski eşe ait evde eşya bulundurmayın, bu geçiş sürecini hızlandıracaktır.Uzun zamandır değerlendirmediğiniz kendi kuvvetli yanlarınıza odaklanın.Evliliğiniz boyunca yapmak istediğiniz ancak zaman bulamadığınız aktivitelerle ilgilenin.İmkânınız varsa kısa bir tatil yapın-Ailenizle mutlaka görüşün, onların desteğini almak önemlidir.
– Yakın arkadaşlarınızdan uzaklaşmayın. Onlarla mutlaka görüşün.
– Yeni insanlarla tanışmaktan çekinmeyin. Yeni ilişkilerde sınırlarınızı ve kurallarınızı kendiniz belirleyin. İlişkilerde aceleci davranmayın.
– Egzersiz yapın, bu hem beden hem de ruh sağlığınıza iyi gelecektir.
– Alkol ve sigaradan uzak durun.
– Sağlık problemlerinize özen gösterin.
– Eski eşinizin hayatınıza müdahale etmesine izin vermeyin.
– Ruh haliniz uzun süre kötü gidiyorsa mutlaka bir psikiyatristten yardım alın.
Boşanmanın erkekler üzerindeki etkileri
Ülkemizde boşanmalar her yıl % 5 artıyor. Ekonomik sorunlar, tartışmalar boşanmanın en sık nedenleri olarak gözüküyor.
Yapılan araştırmalarda boşanmaların sadece % 9’unun erkeklerin istemiyle olduğunu, % 30’unun her iki eş tarafından bu kararın alındığını gösteriyor. Bu şu anlama geliyor; erkekler boşanma kararı almakta kadınlara göre daha fazla zorlanıyor.
Bilinenin aksine boşanmalardan erkekler kadınlara göre daha fazla etkileniyor. Belki evlilik kurumu erkeğe daha fazla konfor sağlıyor ve bunu kaybetmek onlar için daha güç. Boşanma sonucu erkeklerin sadece üçte biri kendini daha özgür hissetmiş ancak çoğunluk kendini sıkıntılı hissediyor.
Erkekler boşandıklarında; mal paylaşımı nedeniyle, ekonomik olarak sıkıntıya girebiliyorlar. Bununla birlikte kadının ev içindeki rolü nedeniyle kendi hayatını devam etmekte erkekler için güçlükler oluyor. Eğer erkek ayrıldıktan sonra yalnız yaşıyorsa; ev düzenini kurması, yemek, temizlik, bulaşık ve ütü gibi konularda oldukça zorlanıyor.
Boşanan erkek çevresinden de uzaklaşmak durumunda kalıyor. Kendisi gibi yalnız arkadaş bulması daha güç olduğundan, boş zamanlarını nasıl geçireceği konusunda zorluk yaşıyor. Tatile bile giderken arkadaş bulamakta zorlanıyor. Alkol ve sigara kullanımı artabiliyor.
Eski eşiyle yaşayan çocuklarıyla görüşmesi de sınırlandığından duygusal olarak kendini yalnız hissediyor.
Tüm bu güçlüklerle baş edebilmesi için boşanmış erkeklere öneriler:
Boşanma sonrası yeni kararlar alırken aceleci olmayın, çünkü bu kararlar sizi yaşam boyu bağlayacak olabilir.
Eşten ayrılma kişide yas oluşturabilir. Bu nedenle ilk dönemlerin zor olacağı akılda tutulmalıdır.
Eski eşinize ait eşyaları evinizde bulundurmayın.
Ailenizle mutlaka görüşün, kendinizi soyutlamayın.
Arkadaş davetlerine katılın, yalnız kalmak size iyi gelmeyecektir.
Çocuklarınızla mutlaka görüşün ve onlarla iyi zaman geçirin. Bu durum hem size hem de çocuklarınıza duygusal açıdan iyi gelecektir.
Evinizde bir düzen kurmaya özen gösterin. Bu sizi iyi hissettirebilir.
Alkol, uyuşturucu ve sigaradan uzak durun. Yalnızlık bu alışkanlıklara bulaşmak için bir neden olabilir.
Sağlığınıza mutlaka özen gösterin.
Egzersiz yapın, hem ruhsal hem de fiziksel açıdan kendinizi iyi hissedersiniz.
Depresif hissediyorsanız mutlaka bir psikiyatrist ya da bir psikologdan yardım isteyin.
Yeni insanlarla görüşmekten çekinmeyin. Ancak yeni bir evlilik için aceleci olmayın.
Eski eşinizin hayatına müdahale etmeyin.
Eski eşinizin sizle ilgili üzücü konuşmalarına ve müdahalelerine izin vermeyin.
Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkileri
Günümüzde boşanma artık normalleşmiş durumda. Ne yazık ki her geçen gün de artıyor. Her ne kadar eşler bu durumdan etkileniyorlarsa da çocuklar daha farklı etkileniyorlar.
Çocukluk her biri birbirinden farklı dönemlerden oluşmaktadır. Her yaşın ihtiyaçları ve algılamaları farklı düzeyde olmaktadır. Dolayısıyla ebeveynin boşanması; çocukları, yaşına göre faklı düzeyde etkileyecektir. Ancak her şeye rağmen çocuklar anne baba ayrıldıktan 2 yıl sonra bu durumu kabullenmeye başlarlar ve 6 yıl sonra durum normalleşir.
Boşanan çiftin, boşanma kararı aşamasından başlayarak her dönemde çocuklarına karşı açık ve dürüst olması gerekmektedir. Bu belki de boşanma esnasında çocuğun etkilenme düzeyini en aza indirmekte en önemli kuraldır.
Yaşlara göre çocuklarda görülen davranış değişiklikleri.
0-2 yaş grubu:
Genelde çocuğun daha bir şey anlamadığı bir dönem olarak değerlendirmemek gerekir. Bu yaşta da çocuk olup bitenleri ve ayrılığı algılayabilir. Bu dönemde çocuklarda ağlama nöbetleri, kilo artışında durma, boy uzamasında durma, hırçınlık, oyuncaklarına karşı ilgisizlik görülebilir.
3-6 yaş grubu:
Bu yaş belki diğer yaşlara göre en çok etkilenen yaştır. Bu dönemde çocuk kendisini ailenin merkezine koyar. Olan bu olumsuzluktan kendini sorumlu hisseder. Dolayısıyla bu dönemde kendini suçlayabilir. Parmak emme, tırnak yeme, hırçınlık, öfke nöbetleri, uyku ve iştah sorunları, inatçılık, tuvalet eğitiminde sorunlar ve depresyon gibi belirtiler görülebilir.
7-12 yaş grubu:
Boşanma durumu, çocuğa açıklıkla anlatılmalıdır. Bu yaş grubunun özelliği artık sosyalleşmiş olup, okul hayatı başlamıştır. Boşanmadan sonra mutlaka öğretmenine bilgi verilmelidir. Bu dönemdeki boşanmalarda okul başarısında düşme, hırçınlık, arkadaş ilişkilerinde bozulma, içe kapanma, dikkat dağınıklığı, anne veya babayı suçlama, onları bir araya getirme çabası olabilir.
Ergenlik dönemi:
Bu dönem farkındalığın en yüksek olduğu dönemdir. Ancak gene de davranış bozuklukları, anneye ve babaya düşmanca tutum, ders başarısında düşme, evden kaçma, kızgınlık, öfke nöbetleri, arkadaşlarıyla sorunlar, sigara ya da uyuşturucu kullanımı olabilir. Bu dönemde ergen iyi takip edilmelidir.
Boşanma durumundan çocuklar mutlaka etkileneceklerdir. Ancak bunu en az düzeye indirmek için öneriler:
Boşanma kararını anne ve baba birlikte söylemeliler.Çocuğun bu karara tepki vermesi doğal karşılanmalı. Hemen bu durumu kabullenmesi beklenmemelidir.Çocuğa durumu açıklamadan önce velayet ve görüşme günlerinin belirlenmiş olması gerekir.Anne baba çocuğa karşı açık ve dürüst olmalılar.Çocuklarına, kendilerinin ayrı yaşayacaklarını ancak anne ve baba sorumluluklarının ve ona karşı sevgilerinin devam edeceği sözü verilmelidir.Bundan sonraki yaşam şekli, ne zaman ve kiminle görüşeceği sade bir şekilde anlatılmalı.Görüşme gün ve saatlerine sadık olunmalı, olası bir değişiklik olacaksa en az bir gün öncesinden çocukla telefonla görüşerek durum açıklanmalı.Mümkünse önemli günlere boşanmış anne ve baba birlikte katılmalılar. Okulun ilk günü, diploma töreni, 23 nisan gösterisi gibi.Boşanılan eşe çocukla mesaj gönderilmemeli.Nafaka ya da çocuğun okulu ile ilgili para ödenmesi gerekiyorsa çocuk kullanılmamalı.Boşanılan eş hakkında çocuğun yanında konuşulmamalı.Boşanmış çift çocuğu alıp verme esnasında çocuğun yanında tartışmamalıdırlar.Boşanan çiftlerden birisinin devam eden bir ilişkisi varsa, onu çocukla tanıştırma konusunda acele etmemeli.- Boşanan çiftlerden birisinin ciddi bir ilişkisi varsa çocukla tanıştırabilir. Ancak çocuğu o kişiyle zaman geçirmesi konusunda zorlamamalı.Boşanan çiftlerden birisi evlenmeyi düşünüyorsa bu çocuğa makul bir şekilde anlatılmalı.Çocuğun sağlık problemlerinde mümkünse boşanmış ebeveyn destek olabilmeli.Çocuğunuzu karşı taraftan bilgi alması yönünde kullanmayın.Boşanma nedeniyle çocuk ebeveynlerinden birine yaptıramadığını diğerine yaptırmak isteyebilir. Bu konuda boşanmış ebeveyn tutarlı davranmalı.Bütün bunlara rağmen, davranış sorunları oluşmuşsa onu mutlaka bir psikiyatriste veya psikoloğa götürün.