Dövme-Tattoo Kanser Yapıyor
Dövme yapımında kullanılan pigmentlerin ve bazı kimyasalların kansere neden olduğunu kanser.gov.tr tarafından yapılan araştırmalar sonucunda oluşturulan bilgi dökümanlarında açıklandı.
Dövme Nedir?
Dövme; renk verici pigment ve boyaların cildin dermiş tabakasına kalıcı bir motif elde etmek amacıyla uygulanmasıdır. Dövme uygulamasının özellikle son 20 yılda ve gelişmiş ülkelerde genç popülasyonda popülaritesi artmıştır. 18-50 yaş arası dövme yaptırmış kişiler 18- 50 yaş grubunun yaklaşık %25’ini, Avrupa ve Avustralya’da ise yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır. Dövme yaptıran kişiler genellikle 30’lu yaşlarında ve vücudunda ortalama vücut
yüzeyinin 100-300 santimetrekaresini kaplayan 1-3 arası dövmeye sahip bireylerdir. Dövme uygulamasında sıklıkla tercih edilen renkler ise siyah ve kırmızıdır. Dövme uygulamalarının artması ile beraber 19. Yüzyılın sonlarına doğru olası kanserojenik (cilt kanseri), prokanserojenik ve toksik etkilerine yönelik toplumsal endişeler artmaya başlamış, bu durum beraberinde konuyla ilgili çeşitli bilimsel araştırmaların yapılmasına yol açmıştır. Dövme uygulamasında kullanılan boyalar ve Toksisite Dövme uygulaması esnasında kullanılan boyaların denetlemesi yapılmamaktadır. Hem kalıcı hem de geçici dövme uygulamasında kullanılan boyalar Uluslararası FDA tarafından onaylanmamış ayrıca 2003 yılında yayınlanan Avrupa Birliği Raporunda bu alanda düzenlemelerin getirilmesi gerektiği konusu vurgulanmıştır. Fransa’da üreticiler tarafından dövme boyalarının içerdiği kimyasalların belgelenmesi zorunluluğu getirilmiş, Almanya’da ise azo boyası içeren boyaların kullanımı yasaklanmıştır. Ancak yine de bu konuda denetim yapılması halen internet aracılığıyla veya kaçak satışların olması dolayısıyla bu ülkelerde dahi tam olamamaktadır.
Dövme uygulanımında kullanılan boyalar; inorganik/organik metal tuzları, çeşitli organik molekülleri ve organik boyaları içerebilmektedir. Son 20 yıl içerisinde bu boyaların içerikleri değişmiş olduğundan 1980-90’lı yıllarda yapılmış bilimsel araştırmalarda elde edilen veriler günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. Örneğin son yıllarda kullanılan boyalarda civa, kadmiyum ve kobalt gibi inorganik tuzlar daha az bulunmaktadır. Avrupa marketlerinde yapılan çalışmalar piyasada mevcut olan boyaların kanserojen özellik gösteren azo boyaları ve polisiklik
bileşikler içerdiklerini göstermiştir. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı olan IARC tarafından dövme boyaları kanserojen listesinde ayrı bir sınıfta yer almamaktadır ve bu boyaların içinde yer alan kimyasalların bir kısmı ayrı ayrı değerlendirmeye alınmıştır; Civa, Kobalt sülfat, diğer çözünür kobalt tuzları ve karbon siyahı; Grup 2B( Olası Kanserojen) Kadmiyum ve Kadmiyum içeren bileşikler; Grup 1 (Kanserojen) Bu kimyasallar dışında başlangıçta boya içerisinde yer almayan, ancak ultraviyole veya lazer maruziyeti sonrası oluşan kimyasallar bulunmaktadır ki bunların bir kısmının hayvan deneylerinde kanserojen olduğu gösterilmiştir.
Dövme ve Kanser
Dövme uygulamasının kanser yaptığına dair yapılan tartışmalar bu konuda birtakım bilimsel araştırmalar yapılmasına yol açmıştır. Yapılan çalışmalarda dövme uygulanımına bağlı kanser gelişiminde etkili olabileceği öne sürülen mekanizmalar şunlardır;
- Dövme uygulaması esnasında cildin travmatize edilmesi olası kanserojenite mekanizmasında en önemli faktördür,
- Dermise enjekte edilen pigmentler cilt tarafından yabancı materyal olarak algılanmakta bu da kronik inflamatuar bir sürecin başlamasına yol açmaktadır.
- Dövme uygulanımı sonrası gerçekleşen güneş aracılı kronik ultraviyole radyasyon maruziyeti de kanserogenezde sorumlu tutulmaktadır.Wiener ve ark. 1987 yılında yayınladıkları çalışmada dövmede kullanılan boyaların ultraviyole radyasyon absorbsiyonunu değiştirebileceğini öne sürmüşlerdir. Yaptıkları çalışmada bir denizcide kronik güneş maruziyetine bağlı başka bir cilt lezyonu yokken kanser geliştiğini
raporlamışlardır. Doumat ve ark. tarafından yapılarak 2004 yılında yayınlanan çalışmada ise dövmesi olan ve cilt kanseri gelişen olgunun düzenli güneş koruyucu kullandığını vurgulanmıştır. - Kanserojeniteden sorumlu tutulan bir diğer faktör de skar dokusu oluşumudur.
- Özellikle koyu renk dövmelerin kullanılması kanserojenite dışında da etki etmekte ve gelişen kanserin tanısının konulmasında gecikmeye neden olabilmektedir.
- Bu faktörlerin dışında kişinin genetik yatkınlığının olması veya viral enfeksiyon gibi eşlik eden faktörler de dövmesi olan kişilerde kanser gelişimine yatkınlığı arttırmada rol oynuyor olabilir. Dövme sonrası bazal hücreli karsinom, squamoz hücreli karsinom ve keratoakantom gelişimin altında yatan olası nedenler başlıca travma olmak üzere, kronik inflamasyon ve skar oluşumudur. Ancak melanom oluşumunun dövme uygulanımı esnasındaki travmaya bağlı olduğu henüz kanıtlanmamıştır. Geçtiğimiz 40 yıl içerisinde yaklaşık 50 malign melanom vakasının, bazal hücreli kanser ve squamoz hücreli kanserin dövme uygulamasına bağlı geliştiği
gösterilmiştir. - Wolfort ve ark. tarafından yapılarak 1974 yılında yayınlanan çalışmada dövme uygulamasında kullanılan civa-kadmiyum içeren boyaların fotoallerjik reaksiyona yol açabileceği, bunun da melanom gelişimine öcül olabileceği belirtilmiştir.
- Soroush ve ark. tarafından yapılarak 1997 yılında yayınlanan çalışmada daha önceki literatürler incelenmiş ve dövme uygulamasına bağlı gelişen malign melanom vakaları raporlanmıştır. Soroush ve ark. tarafından yapılarak 1997 yılında yayınlanan çalışmada dövme sonrası malign melanom gelişen 8 olgu raporlanmıştır.
- Khan ve ark. tarafından yapılarak 1999 yılında yayınlanan çalışmada dözvme sonrası malign melanom gelişen bir olgu raporlanmıştır.
- Hannah ve ark., Moehrle ve ark. ve Anderson ve ark. tarafından yapılarak 1996, 2000 ve 2001 yıllarında yayınlanan çalışmalarda dövme uygulaması sonrası malign melanom gelişen olgular raporlanmıştır.
- Wiener ve ark. tarafından yapılarak 1987 yılında yayınlanan çalışmada dövme uygulaması sonrası bazal hücreli karsinom gelişen bir olgu raporlanmıştır.
- MacQuarrie ve ark tarafından yapılarak 1966 yılında yayınlanan, Pitarch ve ark. tarafından yapılarak 2007 yılında yayınlanan, Tan-Billet ve ark. tarafından yapılarak 2007 yılında yayınlanan, Ortiz ve ark. tarafından
yapılarak 2009 yılında yayınlanan, Sarma ve ark. tarafından yapılarak 2010 yılında yayınlanan ve Vitiello ve ark. tarafından yapılıp 2010 yılında yayınlanan çalışmalarda dövme uygulanımı sonrası Squamoz Hücreli
Kanser gelişen olgular raporlanmıştır. Bunların dışında tek tük vakada da; dermatofibrosarkoma protuberans,
leiomyosarkoma, B-hücreli lenfoma, kutanöz lenfoma izlenmiştir. Pseudoepitelyamatöz hiperplazi ve keratoakantom gibi birtakım vakaların da dövmeye bağlı gelişip gelişmediği konusu son yıllarda tartışılmaya başlanmış ancak henüz neden-sonuç ilişkisi netlik kazanmamıştır. - Fraga ve ark. tarafından yapılıp 2010 yılında yayınlanan çalışmada dövme uygulanımı sonrası keratoakantom gelişen 11 kişilik olgu serisi yayınlanmıştır. Bu olgularda kanser dövme uygulanımından sonraki bir yıl
içerisinde gelişmiş olduğundan etyoloji olarak dövme boyası gösterilmiştir. Ancak dövme uygulanımından 7-8 yıl sonra keratoakantom geliştiği gösterilmiş çalışmalar da mevcuttur ve bu çalışmalarda etyoloji
olarak dövme boyalarının gösterilmesi tartışmaya açık bir konudur.
Goldstein ve ark. tarafından yapılarak 1967 yılında yayınlanan, Biro ve ark. tarafından yapılarak 1967 yılında yayınlanan, Schmidt ve ark. tarafından yapılarak 1978 yılında yayınlanan, Balfour ve ark. tarafından
yapılarak 2003 yılında yayınlanan, Cui ve ark. tarafından yapılarak 2007 yılında yayınlanan, Kluger ve ark. tarafından yapılarak 2008 yılında yayınlanan, Then ve ark. tarafından yapılarak 2009 yılında yayınlanan ve
Biswas ve ark. tarafından yapılarak 2011 yılında yayınlanan çalışmalarda dövme uygulamasından kısa süre gelişen ve prekanseröz nitelik taşıyan Psödoepitelyomatöz hiperplazi vakaları bildirilmiştir.
Cilt kanseri oluşumu dışında dövme boyaları şçerisndeki pigmentlerin kronik inflamatuar süreç içerisinde ciltteki makrofajlarca alınması ve bölgesel lenf nodlarına taşınmasına bağlı herhangi bir ek organ malignensisine veya patolojisine yol açıp açmadığı konusu da tartışılmakla beraber bu konuda
günümüze dek bir veri elde edilmemiştir.
Uluslararası Uygulamalar
Dövme uygulamasının birtakım zararlarının gösterilmiş olması ve halen netlik kazanmamış olmakla beraber uzun dönem yan etkilerinin tartışılmaya ve araştırılmaya devam ediyor olması dolayısıyla birtakım ülkelerde bu konu ile
ilgili yasal düzenlemeler yapılmıştır. ABD’de bazı eyaletlerde 18 yaş altına kalıcı dövme uygulaması tamamen
yasaklanırken, bazı eyaletlerde ise 18 yaş altı ebeveyn onayı olmaksızın bu uygulama yapılamamaktadır. Massachusetts’de is ancak sağlık bakanlığı tarafından lisanslandırılmış kişi ve merkezlerde uygulama yapılabilmekte,
uygulama öncesinde kişilere olası sağlık risklerine karşı yazılı bilgilendirme formu okutularak onam alınmaktadır.
Avrupa Birliği Ülkelerinin bir kısmında bu konuyla ilgili herhangibir yasal
düzenleme bulunmazken; Danimarka’da 1966 yılından beri geçerli olan yasal düzenleme ile 18 yaş
altındaki kişiler kalıcı dövme yaptıramamaktadır, bunun dışında baş boyun ve kollara kalıcı dövme yaptırılması tüm yaş grupları için yasaklanmıştır. Finlandiya, Fransa, Almanya, İngiltere ve Avusturya’da kalıcı dövme yaptırabilmek için yasal yaş 18 olarak belirlenmiştir. Bu yaş grubunun altındakilerin kalıcı dövme yaptırabilmesi için yasal varisi veya ebeveyninin onayının olması gerekmektedir.
SONUÇ
Günümüze kadar yapılmış çalışmalarda dövme sonrası gelişen yaklaşık 50 malignensi olgusu bildirilmiş olmasına karşın halen bunun ko-insidental mı olduğu yoksa dövmeye bağlı mı geliştiği konusu netlik kazanmamıştır. Bu
konunun netlik kazanabilmesi için geniş çaplı klinik ve epidemiyolojik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Avrupa Birliği Komisyonu tarafından 2003 yılında bu konuyla ilgili yayınlanan raporda şu önerilerde bulunulmuştur;
- Dövme yapımında kullanılan boyalar analiz edilmeli ve olası sağlık etkileri açısından uygun metodolojide çalışmalar yapılarak risk değerlendirmesi gerçekleştirilmelidir,
- Dövme uygulayan yerlerde ve uygulatan kişilerde bilinç düzeyinin arttırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunulmalı,
- Olumsuz sağlık etkilerine yol açabilecek materyal ve kimyasalların listesi oluşturulup bunların kullanılmaması sağlanmalı,
- Kan dolaşımına geçmeyen, ağır metal içermeyen, ciltle uyumlu olan ve sağlığa zarar verici nitelik taşımayan materyal ve kimyasalların listesi yapılarak uygulanacaksa uygulama esnasında bunların kullanımı
sağlanmalı, - Dövmede uygulacak boyaların üzerine içerikleri yazılmalı,
Kullanılacak materyal ve boyalar lisanslandırılmalı ve bunların kullanımı zorunlu hale getirilmeli,
Dövme stüdyolarının hijyenik koşullarda olması için standardizasyon ve denetleme mekanizmaları geliştirilmeli, - Uygulama yapan kişilere dövmenin olası sağlık etkileri üzerinde düzenli eğitim verilmeli,
- Uygulayıcıların eğitimi ve uygulama merkezlerinin denetimi için akredite laboratuar veya merkezlerin oluşturulması,
- Dövme uygulayanlar mesleksel hastalıklar açısından takibe alınmalı,
Dövme ilişkili olumsuz sağlık etkilerini ortaya çıkarmak ve nedensellik ilişkisini ortaya koymak için epidemiyolojik çalışmalar yapılmalı,
Uygulama öncesinde özellikle;
Hamileler
Çocuk ve infantlar,
Atopik kişiler,
Kalp hastalığı olanlar,
Cilt hastalığı olanlar,
Mesleki olarak ağır metal maruziyeti bulunan kişiler potansiyel sağlık etkileri açısından bilgilendirilip uyarılmalıdırlar. Giderek popülaritesi artan ve özellikle 20-50 yaş grubunda tercih edilen kalıcı dövme uygulaması ve bu uygulama esnasında kullanılan boyaların uzun dönem yan etkileri bilinmemekte ve araştırılmaya devam etmektedir. FDA tarafından onaylanmamış olan ve bir kısmında kanserojen madde bulunduğu da bilinen bu boyaların denetlenmesi ve uygulayıcı kişi ve merkezlerin lisanslandırılarak
halkın bu konuda olası sağlık etkilerine karşı bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir.