Suriye devlet başkanı Beşar Esad,Suriye sorunun çözüm anahtarının Türkiye ve Arabistan’da olduğunu söyledi.

Beşar Esad, Hollandatelevizyonuna verdiği röportajda ülkesindeki sorunun çözüm konusunda Türkiye ve Suudi Arabistan’ın anahtar ülkeler olduğunu söyledi. Esad, başta gitmesi gerektiğini söyleyip daha sonra ‘fikir değiştiren’ liderler de dalga geçti.

Esad, “kendi ideolojileri doğrultusunda ülkesindeki silahlı örgütlere silah ve para yardımı yapan bu ülkelerin desteği kesmesi halinde, IŞİD’in 1 yıldan kısa sürede bitirileceğini” öne sürdü.

“AVRUPA YALNIZCA VAAZ VERİYOR”

Hollanda kanalı NPO2’ye konuşan Esad, Batı’nın Suriye’deki kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalıştığını ve asıl sorunun devlet başkanı olduğuna, bu sebeple gitmesi gerektiğine inandırmaya çalıştıklarını vurguladı. Esad, Avrupalı yetkililerin Suriye’deki sorunu gerçekten istiyorlarsa ‘kilisede veya camidekilere benzer vaazlar vermeyi bırakması gerektiğinin altını çizdi.

‘TÜRKİYE VE SUUDİ ARABİSTAN TERÖRİSTLERE YARDIMDA İKİ KİLİT ÜLKE’

“Türkiye üzerinden terörist, para, silah ve lojistik akışını durdurmaya çalışmalılar” diyen Esad, gazetecinin “Yani Türkiye burada kilit rolde mi?” sorusuna “Elbette. Lojistik kilit.Suudi Arabistan da para ve ideoloji açısından diğer bir kilit ülke” yanıtını verdi.

“SORUMLULAR TERÖRE DESTEĞİ KESERSE SURİYE KRİZİNİ 1 YILDAN KISA SÜREDE BİTER”

Diğer taraftan Esad ‘sorumlu ülkelerin’ yabancı terörist akışı ve lojistik desteğini kesmesi halinde krizi 1 yıldan daha kısa bir süre içinde bitmesi garantisi verdi.

“TERÖRLE MÜCADELE TEPKİ DEĞİL PRENSİP İŞİDİR”

Suriye’ye destek veren tek iki ülke olan Rusya ve İran dışında kimsenin Suriye krizini siyasi yollarla çözmeye hazır olmadığını kaydeden Esad, “Hala teröristleri destekliyorlar. Çünkü bulacakları çözümün –ki buna siyasi çözüm diyorlar- rejim değişikliğiyle sonlanmasını istiyorlar. Bu yüzden kriz daha da uzayacak” diye konuştu. Esad, terörle mücadelenin 11 Eylül veya Paris saldırılarından sonra olduğu gibi belli bir olay karşısında verilen bir tepki değil sürdürülebilir bir prensip olması gerektiğini vurguladı.

DALGA GEÇTİ

Öte yandan Esad ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin “Esad’ın hemen gitmesine gerek yok, rejim değişikliği amacında değiliz” yönündeki lafları ve Fransa’nın bile tutum değiştirdiğinin hatırlatılması üzerine alaycı ifadeler kullandı: “Böyle söyledikleri için teşekkür ederim. Bavulumu toplamıştım, ülkeden ayrılmak zorundaydım ama (izin verdikleri için) artık kalabilirim. Onların ne söylediğini hiçbir zaman umursamadık. 4 yıldır aynı şeyi söylüyorlar. Değişen bir şey oldu mu? Hayır.” Kendi kaderine karar verecek tek karar merciinin Suriye halkı olduğunu yineleyen Esad, “Suriyelinin teki çıkıp da ‘HollandaBaşbakanı görevden uzaklaştırılmalı’ dese, Hollanda halkı bunu kabul eder mi?” eleştirisi yaptı.

“CİHATÇILARI NEDEN AVRUPA‘DA TUTTUNUZ?”

Bu arada Esad, Avrupa’daki yüzlerce kişinin ‘cihat için’ Suriye’ye akın etmesine ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi: “Burada sorulması gereken soru şu: Onları Avrupa’da neden tuttunuz? Buraya gelirler. Bu normal. Kaos ortamı hakim, Suriye Avrupa, Türkiye, Suudi Arabistan gibi ülkeler yüzünden terörist yuvası haline gelmiş… Haliyle tüm dünyadan teröristlerin buraya geliyor olması normal. Asıl soru şu: Onları neden Avrupa’da tuttunuz? Terörle gerçekten mücadele etmediniz.”

“GETTODA YAŞARSANIZ AŞIRICI OLURSUNUZ”

Esad, gazetecinin “Avrupa bu kişilerle ilgili nerede hata yaptı?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “İki şey var. Birincisi Avrupa hükümetleri bu insanları toplumlarına entegre etme görevlerinin yerine getirmedi. Gettolarda yaşadılar. Gettoda yaşarsanız, aşırıcı olursunuz.

“BİZ AVRUPA‘YA TERÖRİST GÖNDERMİYORUZ, ONLAR SURİYE‘YE GELİYOR”

İkincisi de şu: Birçok Avrupa yetkilisi petrolden gelen para için değerlerini sattı. Vahabi Suud kurumlarının parasını alıp bu karanlık ve aşırıcı ideolojinin Avrupa’ya götürülmesine izin verdiler. Bu yüzden siz bize terörist ihraç ediyorsunuz. Biz size ihraç etmiyoruz. Cihatçılar Suriye’ye geliyorlar, ardından Avrupa’ya geri dönüyorlar. Paris saldırılarının 3 zanlısı da Avrupa’da yaşamış. Suriye’de değil.”